MOTOSİKLET GERÇEKTEN ÖZGÜRLÜK MÜ?

MOTOSİKLET GERÇEKTEN ÖZGÜRLÜK MÜ?

MOTOSİKLET GERÇEKTEN ÖZGÜRLÜK MÜ?

Öncelikle kendi kendimize bir soralık bakalım. Motosiklet denildiğinde aklımıza ilk olarak ne geliyor? Özgürlük, rüzgarı hissetmek, uçma hissi, adrenalin, mutluluk, yada cevabı biraz daha genişletip 'anlatılamz yaşanır' diyelim. Motosiklet kullansın kullanmasın muhtemelen bir çok insanın vereceği ilk cevap özgürlük olurdu. Özellikle de bu yazıyı okuyorsanız.

Motosiklet = Özgürlük...

Motosiklet  sürmenin keyfi elbette anlatılamaz. Markası modeli ne olursa olsun üzerine bindiğinizde, hayatınızda ki tüm sorunları tüm olumsuzlukları unutur sadece onun keyfini alırız. Onunla aramıza kimse giremez. En iyi anlarımızda da en kötü anlarımızda da hep o olur yanımızda. En yakın arkadaşımızdan bile daha yakındır kimi zaman. Biz ona iyi baktıkça bizi asla yarı yolda bırakmaz. En yakın dostumuz, sırdaşımızdır bazen. Aramızda öyle bir bağ olurşur ki, ayrılırken bile kara bir hüzün kaplar içimizi. En gündelik işlerden en uzun yolculuklara beraber çıkarız. İşe de beraber gideriz, gezmeye de. Hatta hepimiz biliyoruz ki bizler bir yere gitmek için motosiklet sürmez, motosiklet sürmek için bir yerlere gideriz.

Evet yazımın bu kısmına kadar her yerde duyduğuz klasik cümleleri okudunuz. Gelelim gerçeklere..

Şimdi size desem ki; motosiklet ve ekipman fiyatları, ödenecek krediler, vergiler, sigorta fiyatları, yedek parça fiyatları, pahalı yetkili servisler, iş bilmeyen yetkisiz servisler, artan motosiklet hırsızlıkları, yollarda ki çukurlar, sulanan yollar, trafikte görünmemek, aniden açılan kapılar, bilerek yada bilmeyerek sıkıştıran araçlar, ikinci sınıf araç muamelesi görmek, hatta araç yerine bile konmamak, aramızdan ayrılan dostlarımız ve yazmaya devam etsem sayfalar sürecek sorunlarımız. Şimdi aynı soruyu tekrar soralım. Motosiklet gerçekten özgürlük mü, lüks mi, htiyaç mı?

Belki aranızda aslan besleyen yemini düşünmez diyebilir. Güzel ülkemizde o işler öyle olmuyor ama tamam, fiyatlar konusuna sonra gelelim. Yine de şehir trafiğinde özgür olduğunuzu düşünüyor musunuz? 50 metrede bir durduran trafik ışıkları, araçların arasından koşturan yayalar, üzeri kapatılmayan belediye çukurları vs. Ne dersiniz, motosiklet sizin için hala özgürlük mü? Bütün bunları düşününce bence motosiklette özgürlük artık sadece uzun yollarda yaşanabiliyor. Şehir trafiğinden uzak, üzerinize süren, arkadan çarpan yada aniden kapı açacak araç korkusu olmadan, Doğanın kokusu, sessiz sakin, upuzun keyifli bir yol. Nerede istersen orada dur, nerede istersen orada yat. Tabi yine ekonomik durumunuz el verirse. Yani motosiklete de binseniz, uzun yola da gitseniz cebinizde ki para kadar özgürsünüz.

Gelelim motosiklet, ekipman ve diğer harcamalara. Sağlıklı ve güvenli bir şekilde motosiklet sürmek için kaliteli ekipman şart. Keyifle gezebilmek için, kaliteli motosiklet ve iyi bir bakım da şart. Motosikletimizi çaldırmamak için ek güvenlik önlemi de lazım. Elde ki imkanlarla bunları sağlayıp, kafamız rahat bir şekilde motosikletimize binip gezebiliyorsak ne ala. Benzin fiyatlarına girmiyorum bile. Ama bunca şeyi aldıktan sonra aklımızda ödenecek krediler varsa, gözümüz benzin göstergesindeyse nerede kaldı özgürlük?

Bu arada  bir çok arkadaşımızın istediği motosikleti alamayıp, aldığı motosikletin de başkaları tarafından küçük görünüp beğenilmemesinden ve hevesinin kırılmasından hiç bahsetmeyeceğim.

Kısa ca motosikletin özgürlüğü eskilerde kaldı gibi görünüyor.

İHTİYAÇ MI LÜKS MÜ?

Motosiklet günümüzde özellikle istanbul gibi trafiği yoğun şehirlerimizde kesinlikle ihtiyaç halini aldı. Özellikle zamandan tasarruf yapmak adına neredeyse evdeki herhangi bir beyaz eşya kadar gerekli hale geldi. Yine büyük şehirlerde hayatımızı ciddi anlamda kolaylaştıran, hizmet sektöründe önemli bir yere sahip olan moto kuryelere de değinmeden geçmeyelim. Yemek sektöründen sağlığa, evrak işlerinden sanayi sektörüne kadar hayatımızın her alanında bize hizmet eden iki teker emekçileri. Yine trafiğin ve hayatımızın olmazsa olmazları motosikletler bu yönleriyle de kesin bir ihtiyaç. Ama pahalı bir ihtiyaç.

Eskiden motosikletin avantajlarını saymakla bitiremezdik. Şimdi ise sadece zamandan tasarruf diyoruz. Şu an kaliteli bir motosiklet almak istesek ekipmanlarımızla birlikte bir çok otomobilden daha pahalıya geliyor. Aldıktan sonra bile otomobiller ile kıyaslarsak, zaman avantajından başka pek bir avantajı kalmamış gibi görünüyor. Eskiden park avantajı var derdik ya, artık onu bile diyemiyoruz. Yaz istediğimiz yere park edemiyoruz, ya çarpıyorlar, yada çalıyorlar.

 Diğer yandan sakin trafiğe sahip küçük şehirlerimiz de motosikletin tamamen lüks halini aldığına inanıyorum. Genelde merkezden ilçeye, ilçeden köye şeklinde kullanılan motosikletler, yukarıda saydığım sebeplerden dolayı sigortasız, muayenesiz ve ekipmansız kullanılabiliyor. Nizami şekilde kullanılmak istediğinde ise kulanan kişinin ekonomik durumuna göre lüks halini alıyor.

Biraz karamsar bir yazı okumuş olabilirsiniz. Ama bu motosiklet sektörünün daraldığını, insanların istedikleri motosikleti yada ekipmanları alamadığını, ama bütün bunlara rağmen motosiklete binmekten vazgeçmeyeceğimiz gerçeğini değiştirmiyor.

Evet her şeye rağmen binmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Her ne kadar şehir trafiğinde motosiklet özgürlüğünü yaşayamasak da, motosikletimize atlayıp  özgürlüğün yollarını aramaya devam edeceğiz. Sevdiklerimizi saçma kazalarda kaybetmediğimiz, daha eğitimli sürücüler yetiştirdiğimiz ve ihtiyaç yada lüks olmadan motosikletimize keyifle bindiğimiz güzel günlere... Hoşçakalın..

 

0 YORUMLAR

    Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...
YORUM YAZ